29 Şubat 2016 Pazartesi

Dresden

Semperoper 

Dresden

Bazen soruyorlar "neden hep Almanya'ya gidiyorsun?" diye, görülecek o kadar güzel şehirleri var ki! Her şehir buram buram tarih kokuyor, o atmosferde gezerken insanın etkilenmemesi mümkün değil. Seviyorum buralarda o havayı koklamayı. Her şehrin insanı da farklı. Daha önceki iki yazım Bavyera bölgesinden, bu sefer Saksonya'dan bahsetmek istedim. Üstelik Saksonya bölgesinin en güzel şehirlerinden birinden Elbe nehri kenarında kurulmuş Dresden'den. 

Aslında şehirde iki gece kalmak gerek, yoksa bir çok yeri görmeden dönmek zorunda kalabilirsiniz. Berlin Hbf'den (merkez istasyon) tren ile Dresden Hbf (merkez istasyon) en az 2 saat sürüyor. Deutsche Bahn'dan gideceğiniz ve seçeceğiniz saate göre süre değişebiliyor, bunu atlamayın. Dresden Hbf'de indikten sonra her hangi bir toplu taşıma kullanmadan şehir merkezine yürüyerek ulaşmak mümkün. 


Geniş çarşı caddesini geçtikten sonra eski şehir merkezine ulaşabiliyorsunuz. 


Eski şehre geldiğinizde sizi görkemli Hofkirche kilisesi (1738-1751) karşılıyor. Saksonya Kralı Güçlü August (der Starke) Polonya Kralı olmak için Katolik olmuş, kralın kalbi bu kilisede, naaşı ise Varşova'daymış. 

Hofkirche 
Güçlü August (der Starke) ismini boyunun uzunluğu ve gücünden aldığı söyleniyor. At nalını eliyle ikiye ayırdığı da yazıyor belgelerde. Osmanlı döneminde ise lakabı Nalkıran'mış. Kral sanata da çok meraklıymış, bunu Dresden'e geldiğinizde zaten hemen hissedebiliyorsunuz.

2. Dünya Savaşında Dresden'de 135 binden fazla insan ölmüş. Savaş sırasında havadan yapılan saldırılarda kullandıkları kimyasallarla şehirdeki yapılar günlerce yanarak şehrin ciddi tahrip olmasına neden olmuş. Şehir eski ve yeni olarak iki bölüme ayrılıyor. Yeni bölümü savaştan sonra kurulmuş. 

Dünyaca ünlü Meissner porseleniyle kaplanan 102 metre uzunluğunda 10 metre yüksekliğinde pano ise Dresden'in sembollerinden biri. Fürstenzug adı verilen bu pano 1870-1876 yıllarında önce duvar boyanarak yapılmış, bir süre sonra boya zarar görmüş ve 23 bin porselen karo kullanılarak yapılan şimdiki halini 1906 yılında almış. 

Fürstenzug 
Savaş sırasında sadece 442 porselen karo zarar görmüş ve 1978-1980 yılları arasında hasar onarılıp porselen karolar temizlenmiş. Panoda 12.YY'dan bu yana Saksonya'dan gelmiş geçmiş 35 Kralın resimleri var.


Füsterzug - Augustusstrasse

Zwinger Sarayı 1709 yılında önce bahçe olarak tasarlansada 1710-1732 yılları arasında saraya çevrilmiş. Zwinger iki sur arasında kalan yer anlamına geliyor. Bahçesinde havuzlar, geniş galeriler, galerileri birbirine bağlayan köşkler var. Zwinger girişinde üst üste dizilmiş çanlar da dikkat çekici.

Zwinger


Şimdi müze olarak kullanılan sarayda resim galerileri (Rembrandt, Boticelli, Rubens eserleri), porselen koleksiyonları ve Mathematisch Pyhsikalischer Salon dedikleri bilimsel materyallerin yer aldığı bölümler var. Şehirdeki yapıların çoğu tıpkı Zwinger Sarayı gibi barok mimari ile yapılmış. Bunların en güzel örneklerinden birine geçelim, opera binası Semperoper'e. 


Semperoper opera binasını gezmek için yaklaşık bir 40 dakika kapıda bekledik. İngilizce veya almanca turlar yapıyorlar yaklaşık 25-30 kişilik guruplar halinde. Fiyatı değişmediyse 10 Euro ödüyorsunuz, eğer fotoğraf çekmek istiyorsanız 5 euro daha ödemeniz gerekiyor ve size fotoğraf çekme izni vardır kağıdı verip üzerinize yapıştırmanızı istiyorlar. 20-25 dakika kadar sürüyor turu gezmek. 

Semperoper

Semperoper dünyanın en eski orkestrası olarak kabul edilen Sächsische Staatskapelle Dresden buraya ev sahipliği yapıyor. 1841 yılında inşa edilmeye başlanmış, 1869 yılında talihsiz bir yangın sonucu tekrar restore edilmek zorunda kalmış, 2. Dünya Savaşında tekrar büyük hasar görüp yine onarılmak zorunda kalmış. 2002 yılında da Elbe Nehri'nin taşması ile yine büyük hasar görmüş kullanılamaz hale gelmiş. Elbe ile bina arasındaki mesafeyi bilince ciddi bir felaket olmuş diyor insan. 2002 yılından sonra tekrar onarılan bina hala çok güzel opera ve bale konserlerine ev sahipliği yapıyor. Başından üç büyük felaket geçmiş olan binanın bundan sonra tahrip olmamasını diliyorum.

Semperoper

İçini gezerken rehberin anlattığı detaylarla binaya hayran kalmamak mümkün değil. Sahnenin üstündeki resimlerde her bir operadan bir sahne resmedilmiş. Sahnenin akustiği için kullanılan midye alçılar detaylardan sadece biri.

Midye alçılara dikkat

Seyircinin oturduğu kırmızı kadife koltukların sırt yaslanan bölümünde havalandırma çok ilginçti. Her bir koltuğun havalandırması ayrı.




Semperoper'in kubbesi 

Semperoper


Opera binasının fuaye alanı


Semperoper'den meydandaki Hofkirche

Semperoper giriş kuyruğu
biz şanslıydık yaz aylarında bu kuyruk daha uzun oluyormuş

Semperoper

Semperoper'den çıkıp biraz bir şeyler atıştıralım istedik. Hemen yan tarafta Elbe manzaralı güzel bahçeli cafeler var.

Radeberger içmek lazımmış öyle dediler


Biraz soluklandıktan sonra Meryem Ana'ya adanmış kilisenin olduğu meydana gittik. Şehrin diğer görkemli kilisesi Frauenkirche (Kadınlar kilisesi) 

Frauen Kirche

1726-1743 yılları arasında yapılmış olan kilise savaşta nasibini almış, günlerce yandıktan sonra tek duvar olarak kalmış. Kilise tekrar ancak 1994-2005 yılları arasında tekrar yapılmış. 


Gezdiğim yerlerin ünlü cafelerini de mutlaka görmek isterim. Dresden'deki Cafe Kreuzkamm. Yerini pek beğenmesemde içerdeki pastaları görünce hepsini yiyesi geliyor insanın. Seçim yapmak zor. Cafe Kreuzkamm Dresden (Arkade) Alışveriş merkezinin hem içerden hem dışardan kapısı olan 1825 yılından beri hizmet veren bir yer. Çalışanlar pek suratsız, tipik Saksonya insanı desem diğerlerine ayıp olur mu acaba? Bazıları ile almanca anlaşmak da güç:) 


Dresden aynı amanda Alman Noel Keki "Stollen" in çıkış yeri. 
İlk fırsatta tekrar gideceğim şehir Dresden için benim anlatacaklarım şimdilik bu kadar. Hazır Saksonya bölgesini anlatmaya başlamışken bir sonraki yazım Leipzig olacak. 









Zwinger


Zwinger






Dresden Hbf
Fotoğraflar bana aittir, izinsiz kullanılmamasını rica ediyorum


1 yorum:

  1. geçtiğimiz sene ziyaret etmiştim bu küçük yeri.

    Nedense Berlinden daha çok sevmiştim.

    Güzel anlatım olmuş.

    Tebrikler.

    YanıtlaSil